· Gece Yarısı · Bekleniyorsunuz  · . · Kitaplarım · İMZA GÜNÜME BEKLENİYORSUNUZ... 
Giriş | Kayıt
                
   ÇIKIŞ YAP

Anasayfa

Ziyaretçi Defteri

Haber Başlıkları

Fotoğraf galerisi

Haftanın Şiiri

Oku Yaz ( Forum)

ŞİİRLER

İstatistikler

Faydalı Linkler

Görüşleriniz

Kontrol paneliniz


 
 
 Kanatlı Karınca - Yazan Ve Okuyan: Serdar Yıldırım
 
 Zavallı Çoban
 Cesur Genç İle İyilik Prensi
 Baba Koç İle Kızıl Kurt
 Sepetçi İle Zengin Adam
 Karagöz İle Hacivat Hikayeleri
 Timsah Kıkı İle Hacer

Mazlum Zengin Web Sitesi Forums

Kose Yazilari

Cafer TEMİZ
Fetvacı (Şiir)


Lamia CANAY
Türkiye Nereye?


Mazlum Zengin
Camsız Pencereler (Hikâye)


Seher DUMAN
Piknik Provası


Serhan BİLGEN
Arguvan candır, Arguvan canandır

Pazartesi992
Salı1231
Çarşamba1326
Perşembe1014
Cuma698
Cumartesi1100
Pazar1108
Toplam:3375542
En Çok:4412

Bu bölümde Dostların yeni çıkan kitapları tanıtılacaktır.* Şiir Harmanı - Mazlum Zengin * Ağıttan Umuda - Mazlum Zengin * Çal Gayri - Aliye Budak * Varsın Burkulan yüreğim olsun - Aliye Budak

ANTOLOJİ ARŞİVİM

Mazlum Zengin Web Sitesi :: Başlık Görüntüleniyor - SONBAHAR 1. BÖLÜM.....
 SSSSSS   AramaArama   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

SONBAHAR 1. BÖLÜM.....

 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Mazlum Zengin Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> HİKAYELER
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
nuran
Newbie
Newbie


Kayıt: Dec 22, 2007
Mesajlar: 8

MesajTarih: Sal Arl 25, 2007 11:10 pm    Mesaj konusu: SONBAHAR 1. BÖLÜM..... Alıntıyla Cevap Ver

Takvimler, yılı tüketen son sayfalara yaklaştıkça, hüzün veren sadece geçen günlerin yılın son mevsim olması değil, ömrün son mevsim olmasıdır. Sonbahar yaşında olup sonbaharın verdiği hüznü yaşamamak mümkün değil. Cahit Sıtkı’ya kulak verip “yaş otuz beş yolun yarısı eder.” mısralarına sadık kalmak ya da “hayat kırkından sonra başlar” sözüne sadık kalıp sonbaharı bir ilkbahar gibi yaşamak, tamamen içinizde yaşattığınız çocuklarla ilgili bir şey.

Dökülen yapraklara her basışımda çıkan sesi bir nağmeye benzetmeyi bir kenara bırakıp öç alır gibi basarak, bu sonbaharın hayatımdaki sonbahara denk gelmesinin hıncını alıyor gibiyim.
Kışa doğru yol alırken, kışlık erzakını çoktan hazırlamış olan karıncanın taşımış olduğu huzur yok bende.Ağustosböceği gibi saz çalıp oynayamadığım için hayıflanmalı mıyım bilmiyorum ama geçen ilkbahar ve yaz aylarının vermiş olduğu sevinç ve coşkuyu yaşayamamanın üzüntüsü var sadece. Kış ayında arkama dönüp baktığımda bir şey göremeyince ağustosböceği gibi pişmanlık duyacağım sadece.

Kış mevsiminin ne kadar süreceğini kimse bilemez lakin, göz kapamaya yakın ellerimi semaya açtığımda avucumda bir şey görememenin üzüntüsünü taşırken nasıl içten bir yakarış olacak doğrusunu isterseniz kestirmek çok zor.

Sonbaharın gelmesi ile birlikte yaşanan telaşı seyretmeniz ne kadar mümkün oluyor bilmiyorum ama buradaki telaş görülmeye değer; Meyveler çoktan kaynatılıp konservelere konarak raflara dizildi bile. Yardımlaşarak yapılan salçanın kaynama aşaması her ne kadar zahmetli olsa da, bir araya toplanıp o coşkuyu küçüklü, büyüklü yaşamak seyre değer. Kaynayan salça kazanın etrafında en az yirmi çocuk, hepsinin elinde bir dilim ekmek, bir yandan yanan ateşin verdiği sıcaklıktan kaçmaya çalışıyorlar, diğer yandan salçalı ekmekten bir an önce yemenin sabırsızlığını yaşıyorlar.

Salçayı ekmeğine sürdürmeyi başaran çocuk, sonbaharın ılık rüzgarı eşliğinde bir kenara çekilir, kuş cıvıltısı gibi sesler çıkararak ekmeğini yemenin doyumsuz tadını almaya başlar.
Birazdan ağızlarının etrafı kıpkırmızı olacak ve birbirlerinin ağzına bakıp gülecekler.
Hani çocukluğu yaşamanın kuralları vardır ya. Düşüp dizlerini kanatmak, yaranın iyileşmesine izin vermeden oyun oynamak tekrar düşüp aynı yeri tekrar kanatmak, düşerim diye korkmadan ağaç dalına çıkıp meyve yemek, ellerini yıkamadan sofraya oturmak gibi…İşte bunlardan biri de kaynayan salça kazanındaki salçadan bir dilim ekmeğe sürüp yemek.

Betonu yararak çıkmayı başaran sarmaşık fidanının, kısa sürede 3. kata ulaşmayı başardığını düşünüp ve incecik gövdesine rağmen döktüğü yaprağı görüp ciddiye almamak mümkün değil. Ve sabah olduğu zaman sokaktaki yeşilden başlayarak, sarının her tonunu olan hatta kırmızı yaprağın bile bulunduğu sokağın güzelliğini tahmin etmeniz mümkün değil, ancak görmeniz gerek.

1. bölüm sonu….

NURAN
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
muharrem_narin
Newbie
Newbie


Kayıt: Oct 20, 2007
Mesajlar: 13

MesajTarih: Sal Arl 25, 2007 11:25 pm    Mesaj konusu: kalemin hep yazsın diyorum Alıntıyla Cevap Ver

Bacım yüregine saglik bu güzel çalismalarını hep paylasmanı diliyorum tesekkür ediyorum.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
Mesajları göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Mazlum Zengin Web Sitesi Forum Ana Sayfası -> HİKAYELER Tüm zamanlar GMT +10 Saat
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız

Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2006) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.