Mazlum Zengin Web Sitesi

Sansarak’ta Trekking

Sansarak’ta Trekking

Otuz temmuz Pazar sabah 05.30
Saat zilinin sesi bir başka uyandırıyor beni
Acele adımlarla evlerimizi terk ediyoruz
Ve aracımız bizleri evlerimizden topluyor
İstanbul’u çıkana kadar yirmi kişi oluyor
Türkü ve Şiir eşliğinde,
Yalova’ya nasıl geldiğimizi anlayamadık
Açık büfe bir kahvaltı
Ve rehberimizi alıp yola koyuluyoruz
İlk sefer görüp ve aşık olduğum bir şehir İznik
Alış veriş  molasında güleç yüzlü insanlar görüyoruz
Sarı Saltuk, Eşref Baba’ya fatihamızdan sonra ayrılıyoruz
Keskin virajlı yoldan İznik’e kuşbakışı bakıyoruz
Şirin köylerden geçerek bir köyde çay molası veriyoruz
Yirmi kişilik grubumuz çömeliyoruz iskemlelerimize.
Bir halk ozanı canlanıyor gözümde,
Köy kahvesinde elinde sazıyla
Coşkulu bir biçimde çalıp söyleyen

‘Sansarak’tan öte bir yol varmı ki?
Yüreklerde deste bir gül varmı ki?
Muammer grubu çok bekletince
Çay paralarını  ödedimi ki?
 
Ve bir Delikanlının yanına oturuyorum
Yüzü güleç hoş geldiniz diyor bizlere
Soruyorum köyün adını, geçmişini
Sansarak diyor seksenlik delikanlı Alaattin Aydın
Ve kendisi kurmuş gibi anlatıyor eski muhtar
Yedi yüz senelik bir köy diyor
Üç ev varmış o zamanlar isimsiz köyde
Üç sarı kısrak gözükmüş çayırlıklarında sahipsiz
O günden sonra Sarıkısrak oluyor köyün ismi
Ve asırlar geçtikçe değişiyor isim
Bugünkü adını alıyor Sansarak.
Evler kerpiç ve bir eseri antika değerlerinde
Yüzler güleç
Yüzler kırmızı
Yüzler davetkar
Çaylarımızı içip vedalaşıp yola koyuluyoruz
Birkaç kilometre sonra aracımızın motoru susuyor
Bir temiz hava
Bir sessizlik
Bir güzellik ki sormayın
Patika bir yola sıralanıyoruz
Yirmi güzel yürek
Yirmi güleç insan
Hafif meyilli bir patikadan kendimizi salıyoruz
Kuşlar karşılıyor bizi cıvıl cıvıl
Bir kilometre sonra bir deredeyiz
Güneşin ağaçlardan giremediği
Gölgelikte akan suyu soğuk bir dere
Eski değirmen var önümüzde
Ve beş sene öncesinin çalışan değirmeni
Biraz dinlenme
Bir trafik keşmekeşinden sonra cennet bahçesindeyiz
Türlü güzellikte çiçekler
Ve akıp giden iki değirmeni döndürürcesine,
Gürültülü bir şekilde
Ekip başı ve kılavuzun talimatlarını içercesine dinledik
Suyun gidişine yola koyulduk
Bir keyifli yolculuk ki sormayın
Herkeste bir heyecan
Ve yirmi güzel can
Siz hiç buz gibi suya kendini atan gördünüz mü?
Siz hiç elbiseleriyle göletlere birkaç metreden atlayan
Ve telefon, ve resim makinesı ile atlayan gördünüz mü?
İki saatlik bir gidişte
Büyükçe bir göl
Ve derenin bittiği yer
Su bir şelaleden dökülüyor
Ve aniden kayboluyor,
Tekrar iki kilometre ileriden çıkıyor
Canlar tek tek suya atlıyorlar çocuklar gibi
Önce bayanlar
Sonra erkekler kendilerini suya bırakıyorlar
Ve bir doğa manzarası var ki büyülü
Her yer orman denizi
Dağ çileği ve fındık ağaçları çeviriyor bizi
Aynı yolu geriye
Döndüğümüzde yemeklerimiz hazır
Ve biz doymak bilmiyoruz
Bir kaynak su, soğukluğuyla buzdolabını kıskandıran
Güzel bir dinlenmenin ardından
Yola çıkıyoruz ama
Ayaklarımız geriye geriye gidiyor
Adeta ayrılmak istemiyoruz Sansarak’tan
Evet burası Sansarak Kanyonu
Herkese daveti var
Ziyaretlerinizi bekliyor
Benden söylemesi

31.07.2006



Mazlum Zengin

mazlum



Mazlum Zengin Web Sitesi
http:/www.mazlumzengin.com

Şiirin adresi:
http:/www.mazlumzengin.com/modules.php?name=Siir&op=showcontent&id=163