Ağla Gözüm
Ala gözüm,
Ak düşmüş saçında, yorgun tellerin yaşlı,
Al al olmuş ak yüzünde, çizgiler suçlu,
Hüsran zamanıdır gözleri yaşlı,
Bilseydi gittiğinde siyahı kızıla çalacağı
Gelip de geçeceği, bakıp da gideceği
Yakıp da geçeceği
Sever mi? Gönül volkan ateşi.
Açmışsın kollarını semaya karşı,
Gönlünde hasret, yüzünde yağmur damlacıkları,
Ben baka kaldım, sen yaktın durdun,
Vakit geçti, kapıda bileti kesilmiş ayrılık,
Hüzne dalmış, kahrı hayat zemherisinde yalnızlık
Feryadı dağ taş delse, yokla var arasında sevda yükü
İsyan, isyan, gene isyan, yürek yangınlarında
Üç vakit mi desem, üç bahanemi bulsam gönlüme
Zehri içinde taslarda içtiğim şarabım,
Deli deli akan ırmaklara kurduğum köprüm
Boynu bükük, eli cebinde saklı sevda çiçeği,
Açmadan solma bak bahar geldi,
Kokmadan solma ne olur bak gönül aşka geldi
Kalmadan gitme ne olur bak ömrün çoşa geldi
Sırma saçlarına takılmış düşlerimin kaçağı,
Zamanı er tüketmiş sevda kraliçesi
Yari, kahrı, sevdası, eşek gözlüsü
Son deminde nevbaharın ceylan bakışları,
Üstümde hissederken hınzır gülüşün kaçamakları
Ey bahar, sar beni dallarınla kucakla,
Ört üstümü, kış ağırdı hala titremesinde gönlüm
Geçmedi, geçmeyecek kaynar kazanlarda üşümelerim
Sevgili…
Özleme katık ettim zamansız sevdanı,
Sesin, sedan, özlem oldu
Bekle dedin geleceğim… Orda dur
Hala beklemekte sana açılmış bu gönül dur bilmiyor
Vakti zamanı yazılmamış rüzgar dinmiyor,
Son trende geldi, yar gelmiyor
Belki de gelmiştir, nefes vermiyor.
Yandım, yarıldım, yarım kaldım yarınlara,
Ah gönlümün kırıkları derman peşinde hala
Seni tuttu, dilek misali kaymayan yıldızlarda hile yaparak
Sana döndü yüzü,
Eğikti başı,
Çatıktı kaşı,
Dinmedi yaşı.
Vakit dar, kahır var,
Yar duvar, bildiği var,
Kara yar,
Gün gözüm, yan özüm,
Boşal artık…
Çağla, ağla gözüm.
Mozan-Muharrem Araz
Muharrem Araz
Mozan
