Siz akşamları dışarılara çıkarsınız,
Alemlere akar, renkten renge girersiniz
Biz evde çilingir soframızda dem çekeriz
Siz bir sürü içki kokteyl tarifleri bilirken
Kocaman kadehler de kaybolup, zevke dalarken
Biz hala köpek öldüren içip acem kızı söyleriz
Siz plazmalarda dvd den film seyredersiniz
Son sistem ses donanımlarıyla sekiz köşe
Biz hala televizyonda Hababam Sınıfı’na güleriz
Siz yükselen trendler eskitirken geçmişe güler
Globalleşme aldatmacaları ile lak lak edersiniz,
Biz, hala tren nostaljileri bekleriz
Biz aç gecelerimizde sevgimize sevgilimize sarılırken,
Şefkatle doyururuz karnımızı tıka basa
Siz geceleri, yabancı bedenlerdeydiniz,
Siz, içinizde umut olmadan bugünü tüketirsiniz
Yarın ölecekmiş gibi yaşa der gülersiniz
Biz, her gün filizlenen yeni umutlar üretiriz
Markalar peşinde koşarsınız tepeden tırnağa
Renginiz sabit değildir, bukalemun gibisiniz
Biz gökkuşağı renginde sepetler doldururuz
Siz, savaşa karşı ben bilmem siyaset anlamam dersiniz
Sırça köşklerinizde oturur seyredersiniz keyiflice
Biz cephelerde can veren Mehmet’ler doğururuz
Siz, kalın duvarlar arkasında mekanlardan çıkmazsınız
Korkar saklanır daha da sitelerde duvarlar örersiniz
Biz minicik evlerimizde pencereleri sonuna kadar açarız
Siz çok yaşayın emi! Hak edersiniz…
Sağlık tıp teknik güç, sizden yana
Biz, hastanelerden çıkmak için senetler veririz
Sizin ilişkileriniz günlük haftalık, sıradan
Ha bu, ha o fark etmez, toprak olmaktansa dersiniz
Biz hasretinden ölür, yıllarca sevda çekeriz
Biz sümüklü çocuklarımızı bağrımıza basarız evlerimizde
Umut bahçelerinde ki güllerimizi severiz artırarak
Siz miras kavgaları verir, parayı üleşirsiniz.
Biz kaybedecek bir şey yok der geçeriz
Ne borsa, ne döviz, ne faizden yana
Siz kaybetme korkusuyla depresyona girersiniz
Biz sizi, koşarsak hayat yarışında geçeriz
Düşe kalka da olsa durmadan inadımızla
Siz tur yemiş azınlıklar, yerinizde sayarsınız, hayattan yana.
Mozan-Muharrem Araz
Muharrem Araz
Mozan