· Gece Yarısı · Bekleniyorsunuz  · . · Kitaplarım · İMZA GÜNÜME BEKLENİYORSUNUZ... 
Giriş | Kayıt
                
   ÇIKIŞ YAP

Anasayfa

Ziyaretçi Defteri

Haber Başlıkları

Fotoğraf galerisi

Haftanın Şiiri

Oku Yaz ( Forum)

ŞİİRLER

İstatistikler

Faydalı Linkler

Görüşleriniz

Kontrol paneliniz


 
 
 Kanatlı Karınca - Yazan Ve Okuyan: Serdar Yıldırım
 
 Zavallı Çoban
 Cesur Genç İle İyilik Prensi
 Baba Koç İle Kızıl Kurt
 Sepetçi İle Zengin Adam
 Karagöz İle Hacivat Hikayeleri
 Timsah Kıkı İle Hacer

Mazlum Zengin Web Sitesi Forums

Kose Yazilari

Cafer TEMİZ
Fetvacı (Şiir)


Lamia CANAY
Türkiye Nereye?


Mazlum Zengin
Camsız Pencereler (Hikâye)


Seher DUMAN
Piknik Provası


Serhan BİLGEN
Arguvan candır, Arguvan canandır

Pazartesi1500
Salı1166
Çarşamba1067
Perşembe983
Cuma1272
Cumartesi1533
Pazar1505
Toplam:3324216
En Çok:4412

Bu bölümde Dostların yeni çıkan kitapları tanıtılacaktır.* Şiir Harmanı - Mazlum Zengin * Ağıttan Umuda - Mazlum Zengin * Çal Gayri - Aliye Budak * Varsın Burkulan yüreğim olsun - Aliye Budak

ANTOLOJİ ARŞİVİM

Ziyaretçi Defteri
[ Mesajları GösterMesaj Yazın ]

Ziyaretçi Defterimizden Mesajlar
#724 Gönderen: Yusuf Aslan Başlık: SAVAŞA HAYIR

Şehir: Malatya

Durum: Çevrimdışı

Tarih: 13 Aralık 2015, Pazar 08:28:51


*
Çok şehitler vermiş güzel yurduma
Barış gelsin dostlar savaşa hayır
Hem yurduma gelsin hemde dünyama
Barış gelsin dostlar savaşa hayır
*
Orta doğu nasıl düştü bu hale
Sinsice davranıp ettiler hile
Yeter bu milletin çektiği çile
Barış gelsin dostlar savaşa hayır
*
Bir ışid terörü her yanı sardı
Nice başlar kesip göğüsler yardı
Suriye halkının ne suçu vardı
Barış gelsin dostlar savaşa hayır
*
Saddamı bahane edip girdiler
Halkına bin türlü eza ettiler
Böylemi emreder var olan dinler
Barış gelsin dostlar savaşa hayır
*
Der Yusuf doğuyu bu halde buldum
Dönüp şakilere lanet okudum
Filistin halkını sanma unuttum
Barış gelsin dostlar savaşa hayır.
*
Yusuf Aslan.
Yukarı

#711 Gönderen: ALİ TANER Başlık: İNSANLARI BEYNİNİZDE 15 DAKİKADAN FAZLA TAŞIYOR MUSUNUZ ACABA VE FELSEFESİ

Şehir: İstanbul

Durum: Çevrimdışı

Tarih: 05 Mart 2012, Pazartesi 12:04:53

İNSANLARI BEYNİNİZDE 15 DAKİKADAN FAZLA TAŞIYOR MUSUNUZ ACABA VE FELSEFESİ NASIL
Aslında mantıklı düşünürsek çevremizdeki problemli ve sürekli önümüze sorunlar yaratan kişileri beynimize 15 dakika taşımak bile doğru değil, ki eğer 15 dakikadan fazla beyninizde taşırsanız o kişiyi değerli sizin için önemli kılarsınız ve onu uzun süre düşündüğünüzde kendinize hakim olamayıp çevrenizdeki sizin için önemli başka insanları da kırarsınız hatta kendi sağlığınıza da zarar verirsiniz tansiyonunuz yükselir başınız ağrır kalp atışlarınızın düzeni bozulur şekeriniz yükselir gülmeyi unutursunuz vb gibi.
Bana göre eğer size yaptıklarıyla üzen moralinizi bozan bir kişiyi düşünerek iç huzursuzluk sinirlilik asabiyete neden oluyorsa bilinki o karşınızdaki kişi ve kişiler bundan MUTLULUK duyacak SEVİNECEKLER ve hatta üstünüze üstünüze gelecekler ama unutmayınki siz o kişi ve kişilerden her zaman çevrenizdeki insanların gözünde maddi manevi anlamda bir kaç gömlek daha üstünsünüz demektir.(benim gibi)
Çevrenizde değerlerinizle topluma sunduğunuz maddi manevi anlamda katılımlarınızla ve güzel karakterinizle sevilen sayılan birisi olduğunuz için size olan kıskançlık çekememezlik duyguları ve sahip oldukları komplekslerden ruh sağlıklarının bozuk olmasından dolayı sizi üzmeye huzurunuzu kaçırmaya beyninizi işgal etmeye çevrenizdeki insanları size kötülük vermeleri için çaba göstermeye sizi farklı anlatmaya çalışacaklardır. (mesala benim 2007 yılından beri yaklaşık 20 sitede internette yayınlanan 160 taneden fazla olan kişisel gelişim felsefik hikaye şiir vb gibi yazılarıma SAHİPLENENLERİN yaptığı gibi.) Ama unutmayın beyninizde taşıdığınız kişilerin sizin için size huzur veren, sizi mutlu eden dünyası karakteri güzel insanlar olmalı ve HAYATINIZA ANLAM katan hayatınızı renklendiren kişiler olmalı ki iç huzurunuz olsun pozitif davranan güzel örnek bir insan olasınız. Onun için hayatta önem değer verilecek insanlar verdiğiniz öneme değere layık olmalılar tavırlarıyla yaklaşımlarıyla.yazan:ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI /alitanergobek@hotmail.com MALATYA /0506 845 61 38/ 0216 338 67 09
Yukarı

#710 Gönderen: ALİ TANER Başlık: PRENSİP SAHİBİ VE KURALCIMISINIZ ACABA VE FELSEFESİ

Şehir: İstanbul

Durum: Çevrimdışı

Tarih: 14 Şubat 2012, Salı 11:10:52

PRENSİP SAHİBİ VE KURALCIMISINIZ ACABA? VE FELSEFESİ
Kimi insanların yaşadıkları ortamdan geldikleri kültürden aldıkları eğitimden çevresinden ailesinden geleneklerinden göreneklerinden mesleği gereği bir takım prensiplere tutunup kuralcı davranmaya çalışırlar ve belirli hatta katı bir prensip sahibi olmak kuralcı olmakla kendi çevresinde aile yaşamında iş ortamında meslek hayatında maddi manevi kazançlar sağladığı inancındadırlar.
Kimi insan kuralcı ve prensip sahibidir ve prensiplerinden ve kuralcı davranmaktan kolay kolay vazgeçmezler. Vazgeçmemekte ısrarcı olurlar ve prensiplerinin ve kuralcı tavırlarının sergilemekte çekinmeyip karşı koyanlara karşı sert bir tutum sergileyip bundan rahatsızlık duyup sinirli davranıp yapıcı değil yıkıcı bir tutum sergilerler. Prensip sahibi olmak ve kuralcı davranmakla meslek hayatında aile hayatında özel yaşamında maddi manevi anlamda BAŞARILARA imza atacaklarına inanırlar ve zaman zaman bunda haklı çıkabilirler. Örnek olarak zengin bir iş adamının benim prensiplerim olmasaydı bu kadar zengin olmazdık iş hayatında bu seviyeye gelmezdik gibi konuşmaları duyarız. Yine Kimi anne babalar çocuklarına üniversite lise vb gibi hayatında fazla para vermeyip, paraları olduğu halde evladının maddi sıkıntı çekmelerine neden olsalar da, evladım ben sana fazla para koysaydım cebine sen okumazdın dediklerini de duyarız. Öğrenci okurken fazla para verilmez prensibine sahiptirler ve doğru yaptıklarına inanırlar.Daha bir çok örnek verebiliriz bu konuya.
Prensip sahibi kuralcı insanlar prensiplerinden ve kuralcı davranmayı uygulamaktan mahrum kaldıklarında maddi manevi anlamda zararlar göreceklerini ve çevresindeki insanların kendisine olan GÜVENLERİNİN azalacağına artık kendilerine itimat edilmeyeceğine ve yaşadığı ortamlarda güvenilmez bir karakter olarak görülecekleri tanınacakları korkusunu endişesini yaşarlar ve bununda hayatlarının her alanında kötü sonuçlar doğuracağına inanırlar.
Prensiplerini uygulamakla kuralcı davranmakla çevresindeki insanları zor duruma düşürseler de yine dediklerini yaptırmakta ısrarcı katı bir tutum alırlar.
Yıllar önce turistik otellerde garsonluk yaparken en son çalıştığım otelde, otel sahibinin otelden çalışmaktan atılan veya ayrılan bir kişiyi bir daha işe almazdı ve bunu kendisinin ve otelin prensibi olduğunu söylerdi. Anladığım kadarıyla o kişiyi işe aldığında otele maddi manevi anlamda zarar vereceğine inanırdı.
Kimi insan özel eşyalarına dokunulmasını sevmez hiç kimseyle paylaşmaz ve telefonu çalsa bile telefonuna başkası tarafından bakılmasına cevap verilmesine kızarlar hatta kendisine gelen bir mektubun zarfın açılmasını kabul etmez ve eşine face book şifresini bile vermeyip kendisine ait özel şeylerin en iyi şekilde korunmasına sadece kendisinin kullanması gerektiğine inanan prensip sahibidir. Mesala benim 2007 yılından beri yaklaşık 20 tane internet sitelerinde yayınlanan felsefik kişisel gelişim vb gibi. yazılarıma kimseyi ortak etmek gibi düşüncem olmaz, bu da benim prensibimdir.
Hangi prensip sahibi ve kuralları benimserseniz benimseyin çevrenize ve kendinize yararlar getiriyorsa uygulamaya savunmaya devam edin ama çevrenizdeki insanlara prensipleriniz ve kuralcı tavırlarınız rahatsızlık veriyor sıkıntı yaratıyorsa yeri geldiğinde prensiplerinizden kuralcılıktan vazgeçmesini de bilmelisiniz.
Bu konu fener yolundaki tekel bayii dükkanıma 20 lira bozuk para getiren arkadaşa ya bozuk parayı kasaya bırak 20 lira bütün parayı al ben yemek yiyorum dediğimde, bana ben hiç kimsenin kasasına elimi sürmem demesiyle aklıma geldi ve yazma ihtiyacı duydum. Yazan : ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI /alitanergobek@hotmail.com/0506 845 61 38-0216 338 67 09 MALATYA
Yukarı

#709 Gönderen: ALİ TANER Başlık: HADİSELERE SİYASİ GÖZLE BAKMAK ÇÖZÜM OLUR MU ACABA?

Şehir: İstanbul

Durum: Çevrimdışı

Tarih: 03 Şubat 2012, Cuma 17:45:17

BİR HADİSEYE SİYASİ BİR GÖZLE BAKMAK SORUNLARI TAM OLARAK ÇÖZMEZ, HATTA SORUNUN ÇÖZÜMÜNÜ ZORLAŞTIRIR MI ACABA?
Günümüz yaşamında belirli bir siyasi kimlik görüş altında yaşadıkları ülkelerde siyasetle uğraşan siyasetçiler kendi siyasi görüş ve anlayışına uygun tavırlar alırlar ve ülke yönetimini sağlarlar.
Ülke yönetiminde söz hakkı ülkeyi yönetme hakkı verilen siyasetçiler toplum yararına güzel hizmet sözleri vererek seçimlerle gelirler ve aldıkları kararlarda dürüst iyi niyetli toplum yararına hizmetler vermek zorundadırlar.
Bana sorarsanız ya da benim dünyamda hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun topluma yarar getirecek doğruların yanında olmak vardır ve ülke yönetimleri tarafından alınan kararlarda çıkardıkları yasalarda uygulamalarda topluma ne kadar kolaylık ve yarar sağlayacağı modern çağdaş dünyadaki önemi yaşanacak güzellikler maddi manevi açıdan faydalar sağlaması önemlidir.
” Günümüz modern çağdaş yönetim anlayışında sadece belirli bir kesime hizmet vermek çağdışı bir siyasi yönetim anlayışıdır ve bir ülkede birlik ve beraberliği bozup ülkede (kaosa) karışıklığa neden olup barış ve huzurun sağlanmasını zorlaştırır hatta zamanla sosyal patlamaya neden olabilir. “
Günümüz modern çağdaş yönetim anlayışında kurulan siyasi yönetimler her kesime eşit bir şekilde hizmet verip, her kesimin dil din ırk soy siyasi görüş ayrımı yapmadan her türlü hizmeti demokratik bir anlayışla sunmalıdır. Ülke yönetiminde görev alan siyasi partiler ya da muhalefet partiler tarafından ulus yararına politikalar üretmeleri yeri geldiğinde siyasi bir gözlükle bakmayıp ulusun huzur ve mutluluğu için birlikte kararlar almalı barış ve huzura katkıda bulunmalıdırlar.
Doğruların yanında olmak bu devirde cesaret yürek ister ama toplum yararına doğruları devre dışı bırakan bir takım güçlerden korkarak kararlar alan yönetimler uzun dönemde siyasetçi olamayıp, kısa dönem siyasetçi olmaya siyaset yapmaya mahkum olurlar.
Velhasıl internet sitelerinde 2007 beri yayınlanan 160 taneden fazla kişisel gelişim felsefik yazılar yazan bir felsefeci olarak hangi siyasi görüşe anlayışa sahip olursanız olun “Bir hadiseye siyasi bir gözle bakmak sorunları tam olarak çözmez, hatta sorunların çözümünü zorlaştırır ve acısını zorluklarını sıkıntısını ilgili kesimler yaşar.”Yaşanacak güzelliklerin yarım kalmaması dileğiyle. Yazan: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI/alitanergobek@hotmail.com/0506 845 61 38-0216 338 67 09 MALATYA 03/02/2012
Yukarı

#708 Gönderen: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI Başlık: İDEOLOJİ NASIL BİR DUYGU VE FELSEFESİ

Şehir: İstanbul

Durum: Çevrimdışı

Tarih: 16 Ocak 2012, Pazartesi 10:07:38

İDEOLOJİ NASIL BİR DUYGU VE FELSEFESİ
(Aslında bu konuda fazla bilgisi olan birisi değilim umarım yanlış anlaşılmam. TAMAMINI OKUYUN LÜTFEN)
Herkesin bir yaşam görüşü yaşam anlayışı hayata bakışı vardır. Her insan kendini yöneten yönetimlerden nasıl yönetilmeleri gerektiğine dair görüşleri fikirleri demokrasi anlayışları vardır ve daha fazla özgür daha rahat bir yaşam için ekonomik anlamda birçok alanda kendi kültürünü inançlarını değerlerini yaşamak için rahat ve özgür davranmak isterler.
Her insanın bir siyasi görüşü vardır kendisini mutlu kıldığına inandığı, fakat bazen duyarsınız ya bu adam çok zengin ama yine de ve yasal ve yasal olmayan anlamda siyasetle uğraşıyor diye ..hal bu ki hayat boyu kendine sülalesine yetecek zenginliğe sahip ama yinede mitinglere katılıyor siyaset yapıyor anlam veremiyor insan diye düşünüp dile getirenler olur ve sanırlar ki siyaset ideoloji yoksullar için parası olmayanlar için vardır. İşte ideoloji böyle bir şeydir ve her geçen gün bu ideolojilere katılanların sayısı artıp yasal veya yasal olmayan yoldan karşıt yönetimlere karşı silahlı silahsız mücadele verirler. İstediklerini verseniz bile daha fazlasını isterler.
İdeolojisinin çizgisinde hareket edip kendi dünyasında yer alan şeyleri yaparlar ve gerekirse uğruna her türlü tehlikeyi göz önüne alıp Karşıt görüşte oldukları yönetimlere karşı yapılan mitinglerde yerlerini alıp zaman zaman şiddet içeren faaliyetlerde bulundukları ve onların yaptıkları her şeye muhalefet olurlar ve her ortamda tepkilerini dile getirip kendisinden sonra gelen gençliği de kendi ideolojilerinin peşinde koşmalarını teşvik ederler ve milliyetçilik ırk din siyasi görüş vb. gibi anlayışları kullanıp dikkat çekme eğiliminde olup, aldıkları şiddet içerikli sert tepkileri kullanma arzusu içindedirler.
Kimi insanlar yönetimler ideolojisinin peşinde koşan insanlara anlam veremezken ortalığı karıştıran huzuru bozan kimseler olarak görürken, kimi insan ise daha anlamlı kılar ve onlar canlarını feda etmese onların fedakarlıkları olmasa böyle özgür ve rahat bir yaşamımız olamazdı diye düşündükleri de söz konusu olup duyarız. (Bu düşünceleri ne kadar doğru onu bilemem ama Atalarımız vatanı uğruna bizler için özgür bir ülkede yaşayalım diye canlarını feda etmiş ve düşmanı ülkemizden kovalamışlardır.)
Aslında kimi yönetim gruplar ve insanlar tarafından farklı ideolojiler peşinde koşanların KANDIRILAN GENÇLİK VE İNSANLAR olarak adlandırılıp doğru yolda olmadıklarını ülkede barış ve huzuru zarar verdiklerini düşünüp gereken cezalara çaptırılmalarına gerek duyarlar.
Hangi ideolojiye fikre düşünceye sahip olursanız olun yasal yollardan gereken mücadelenizi vermeniz sesinizi duyurmanız için gerekli eğitim öğretimi alıp ülke yönetiminde söz hakkı sahibi olup yaşadığınız ülkede ortamlarda bilinçli bir yaşam anlayışıyla barış ve huzura katkıda bulunmanız dileğiyle. (bu yazım siyasi içerikli bir yazı olmayıp hiçbir kurum veya kişi örgütten bahsedilmesi söz konusu değildir ve bugüne kadar hiçbir siyasi içerikli yazı yazmadığımı siyaset yazmaktan anlamadığımı bilmenizde fayda var.)Yazan: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI /alitanergobek@hotmail.com 0506 845 61 38-0216 338 67 09 MALATYA
Yukarı

#707 Gönderen: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI Başlık: YENİ ORTAMLARA GİRMEK VE PSİKOLOJİSİ VE NASIL BİR DUYGU FELSEFESİ NASIL ACABA ?

Şehir: İstanbul

Durum: Çevrimdışı

Tarih: 25 Aralık 2011, Pazar 12:29:46

YENİ ORTAMLARA GİRMEK VE PSİKOLOJİSİ VE NASIL BİR DUYGU FELSEFESİ NASIL ACABA
Bazen insan girdiği ortamlara ayak uydurabilmesi için evvela ortamı tanıması görmesi seyretmesi ortamdaki ilgili kişilerle tanışması ve zamana ihtiyacı vardır. Aslında alışılmışın dışında yeni bir ortama girdiğiniz önce bir endişeli çekingen davranışlarda bulunup ortamı anlamaya çalışıp heyecanlanmamız sessizliğimizi k...oruyup ortamdan güven duymaya çalışırız. Belirli bir süre sonra ortamı ortamdaki insanları tanımaya başladığımızda kendimize olan güvenimizi sağlayıp ortamda daha rahat hareket etmeye daha özgürce davranmaya o ortamdan birisi olmaya başlarız. Mesela bir işe ilk başladığınızda bunu yaşarsınız (bende turistik otellerde garson olarak çalışmaya başladığımda ilk günler çok sıkıntı çekerdim ve bunları yaşardım.)
Bazense ben bu ortamda yapamam burası bana ters gelir buranın havası insanı insani ilişkileri inancı kültürel değerleri bana göre değil, benim doğrularımla bu ortamın doğruları birbirine ters geliyor bu havaya alışmak ortamdaki insanların yaptığı şeyleri yapmak bana zor geliyor deyip elbisenizi bavulunuzu toplayıp o ortamdan ayrıldığımız anlarımız olmuştur zaman zaman. (Mesela ateist inançsız insanların olduğu bir ortama dindar dinine düşkün bir insanın katılmasıyla ayrılmasının bir olması vb gibi.)
Bazense ortam hoşumuza gidip kendi kültürümüze inancımıza ve kendimizde bulduğumuz bir takım değerlerin dini ahlaki sosyal kültürel alanda ortak değerlerimizin olduğu o ortama ayak uydurmaya ortamdaki insan ilişkilerinizi hızlı bir şekilde algılamaya ortamdaki yapılan faaliyetlere katılmaya kendinizi geliştirmeye ve bundan ortamdan yaptıklarınızdan katılımlarınızdan zevk duymaya hatta gün gelir o ortamda bütün faaliyetlerinde başrolde oynayan siz olursunuz. Hani derler ya, Senin gibi insanların yeri burası sen seviyorsun böyle şeyleri yapmayı gibi(kimi insanın kendi köylerinin kasabalarının sosyal amaçlı derneklerinde vakıflarında görev almaları vb gibi)
Bazen de Yeni ortam yeni insanlarla tanışmak farklı değerler yaşamak kendimizi aşmak ve o yeni tanıdığımız insanlar gibi giyinmek beslenmek ona göre bir yaşam anlayışımızı geliştirip ihtiyaçlarımızın değiştiği bir hayatı yaşamak isteyen yaşan insanlar oluruz. Hatta yeni ortamdaki arkadaşlarınız aramıza hoş geldin sende bizden birisi oldun gibi laflar ederler. Mesela bildiğim kadarıyla gençlerin metalci rapçı vb gibi denen gruplara katılması gibi.)
Hangi ortama katılırsanız katılın onurlu bir yaşam felsefesi benimsemeniz dileğiyle. Yazan: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI /alitanergobek@hotmail.com 0506 845 61 38-0216 338 67 09 MALATYA/Arguvan-Doğanşehir 23/11/2011. 11:35
Yukarı

#706 Gönderen: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI Başlık: YENİ ORTAMLARA GİRMEK VE PSİKOLOJİSİ VE NASIL BİR DUYGU FELSEFESİ NASIL ACABA

Şehir: İstanbul

Durum: Çevrimdışı

Tarih: 23 Aralık 2011, Cuma 11:52:00

YENİ ORTAMLARA GİRMEK VE PSİKOLOJİSİ VE NASIL BİR DUYGU FELSEFESİ NASIL ACABA
Bazen insan girdiği ortamlara ayak uydurabilmesi için evvela ortamı tanıması görmesi seyretmesi ortamdaki ilgili kişilerle tanışması ve zamana ihtiyacı vardır. Aslında alışılmışın dışında yeni bir ortama girdiğiniz önce bir endişeli çekingen davranışlarda bulunup ortamı anlamaya çalışıp heyecanlanmamız sessizliğimizi koruyup ortamdan güven duymaya çalışırız. Belirli bir süre sonra ortamı ortamdaki insanları tanımaya başladığımızda kendimize olan güvenimizi sağlayıp ortamda daha rahat hareket etmeye daha özgürce davranmaya o ortamdan birisi olmaya başlarız. Mesela bir işe ilk başladığınızda bunu yaşarsınız (bende turistik otellerde garson olarak çalışmaya başladığımda ilk günler çok sıkıntı çekerdim ve bunları yaşardım.)
Bazense ben bu ortamda yapamam burası bana ters gelir buranın havası insanı insani ilişkileri inancı kültürel değerleri bana göre değil, benim doğrularımla bu ortamın doğruları birbirine ters geliyor bu havaya alışmak ortamdaki insanların yaptığı şeyleri yapmak bana zor geliyor deyip elbisenizi bavulunuzu toplayıp o ortamdan ayrıldığımız anlarımız olmuştur zaman zaman. (Mesela ateist inançsız insanların olduğu bir ortama dindar dinine düşkün bir insanın katılmasıyla ayrılmasının bir olması vb gibi.)
Bazense ortam hoşumuza gidip kendi kültürümüze inancımıza ve kendimizde bulduğumuz bir takım değerlerin dini ahlaki sosyal kültürel alanda ortak değerlerimizin olduğu o ortama ayak uydurmaya ortamdaki insan ilişkilerinizi hızlı bir şekilde algılamaya ortamdaki yapılan faaliyetlere katılmaya kendinizi geliştirmeye ve bundan ortamdan yaptıklarınızdan katılımlarınızdan zevk duymaya hatta gün gelir o ortamda bütün faaliyetlerinde başrolde oynayan siz olursunuz. Hani derler ya, Senin gibi insanların yeri burası sen seviyorsun böyle şeyleri yapmayı gibi(kimi insanın kendi köylerinin kasabalarının sosyal amaçlı derneklerinde vakıflarında görev almaları vb gibi)
Bazen de Yeni ortam yeni insanlarla tanışmak farklı değerler yaşamak kendimizi aşmak ve o yeni tanıdığımız insanlar gibi giyinmek beslenmek ona göre bir yaşam anlayışımızı geliştirip ihtiyaçlarımızın değiştiği bir hayatı yaşamak isteyen yaşan insanlar oluruz. Hatta yeni ortamdaki arkadaşlarınız aramıza hoş geldin sende bizden birisi oldun gibi laflar ederler. Mesela bildiğim kadarıyla gençlerin metalci rapçı vb gibi denen gruplara katılması gibi.)
Hangi ortama katılırsanız katılın onurlu bir yaşam felsefesi benimsemeniz dileğiyle. Yazan: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI /alitanergobek@hotmail.com 0506 845 61 38-0216 338 67 09 MALATYA/Arguvan-Doğanşehir 23/11/2011. 11:35
diğer 160 taneden fazla olan kişisel gelişim felsefe hikaye şiirvb gibi yazılarımı MAZLUMZENGİN.COM , ARGUVANRADYOSU.COM , MALATYA ARGUVAN.COM sizden gelenler ve ziyaretçi defterlerinden okuyabilirsiniz . ayrıca son yazılarımı facebook adresimden okuyabilirsiniz
Yukarı

#705 Gönderen: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI Başlık: YAŞLILIK ÖLÜMÜ BEKLEMEK MİDİR ACABA VE FELSEFESİ

Şehir: İstanbul

Durum: Çevrimdışı

Tarih: 21 Aralık 2011, Çarşamba 16:44:38

YAŞLILIK ÖLÜMÜ BEKLEMEK MİDİR ACABA VE FELSEFESİ
Ölüm her canlı için kaçınılmaz olduğu için, ölümü her canlı tadacak fakat her insanoğlu bu dünyadan gelip geçmeden dünyanın nimetlerinden faydalanmak ister.
Ki insan yaşlandığında bile hayatta yaşanacak ve yaşlığında bile bir takım güzelliklerin mevcut olması söz konusudur. Geçmiş yıllarda otellerde garsonluk yaparken Gelişmiş ülkelerden Avrupa”dan ve Amerika gibi ülkelerden yaşlı insanların ülkelerindeki bakım evlerinden Türkiye “ye geldiğini ve tarihi güzellikleri görmek ve ordan sahil bölgelere (Akdeniz gibi Antalya vb gibi.)gidip doğanın güzelliklerinden (denizinden suyunda doğal gıdalarından yemeklerinden tatmak faydalanmak) yaşamlarının her devresinde yaşında yaşanacak bir takım güzellikleri yaşamak istemeleri hep dikkatimi çekmiştir. Kimi kültürlerde ise insanlar yaşlandıklarında ölümü beklerler adeta ve ne söylesen ya da bir şeyi yapması için teklifte bulunsanız BİZDEN GEÇTİ OĞUL, BİZDEN GEÇTİ YİĞEN SİZ DAHA GENÇSİNİZ gibi yorumlar da bulunurlar. Benim anladığım kadarıyla eğitim öğretim seviyesinin yüksek olduğu ve ekonomisinin iyi düzenli bir yaşamın yaşam bilincinin hayata geçirildiği ülkelerde, o ülkelerin insanlarının insan yaşamının her döneminin kendine göre güzelliklerini görmek yaşamak hakkının ve insanın bir değerinin var olduğunun HER ŞEY İNSAN İÇİN felsefesinin güdüldüğünün, yarın ölecek gibi yaşamalarıyla güzel bir hayat felsefesi olduğuna inanmaktayım. Yaşlandığınızda bile bir köşeye kenara çekilmeyip mutlaka yaşlılıkta bile görmeniz gezmeniz tatmanız gereken şeyler olduğuna inanmanız bilinciyle yaşamanız dileğiyle.Yazan: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI /alitanergobek@hotmail.com 0506 845 61 38/0216 338 67 09 MALATYA
Yukarı

#704 Gönderen: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI Başlık: HAYATINIZDA BİR ŞEYLERİN ANLAMSIZLAŞTIĞI ANLARINIZ VAR MI VE FELSEFESİ

Şehir: İstanbul

Durum: Çevrimdışı

Tarih: 16 Aralık 2011, Cuma 12:23:49

HAYATINIZDA BİR ŞEYLERİN ANLAMSIZLAŞTIĞI ANLARINIZ VAR MI VE FELSEFESİ
Bazen bize sunulan hayatta acı kaçınılmaz ve bu acıların önem kazandığı derdimize çare bulamadığımız çaresizliğin baş gösterdiği anlarda hayat bazen çekilmez olup bizler için paranın pulun hiç önemi olmadığı ve dayanılmaz acının verdiği psikolojiyle birçok şeyin önemsizleştiği değersiz kılındığı umurumuzda olmadığı anlarımız vardır ya… içinden çıkamadığımız zorlukları yenemediğimiz acılarımızı dindiremediğimiz anlarımız yıkıldığımız anlarımız hiçbir şeyin yerini dolduramayacağını düşündüğümüz anlar…
Diyelim ki ölüm döşeğindeyiz amansız bir hastalığın pençesindeyiz ve hayatta kalmak için her türlü tıbbi yardımı alsak da son nefesimizi vereceğimizi bildiğimiz anlarda her şey anlamsız ve önemsizleşir. Tek sorunumuz hayatta kalmak bu hastalıktan kurtulmaktır ve her şeyin başı sağlıktır diye düşünürüz. Bırakın son nefesimizi bir belimiz ayağımız dişimiz ağrısa hiçbir şeyi düşünmeyiz aklımıza o ağrıdan kurtulmaktan tekrar sağlığımıza kavuşmaktan başka bir şey gelmez hatta bazen ağrılar içindeyken çevremizdeki sevdiğimiz insanlara bile istemeden olmadık tavırlar gösterip o can havliyle acısıyla kalplerini kırdığımız anlarımız bile vardır.
Her şeyin önemsizleştiği değerinin olmadığını düşündüğümüz anlar herkes hayatında zaman zaman yaşar ama malın mülkün öneminin kalmadığı anlar genelde hayatımızda değerli bulduğumuz şeyleri kaybetmekle veyahut sağlığımızı kaybettiğimizde daha iyi anlarız ve bu psikolojimize fazlasıyla yansır. Bunu bir örnekle anlattığımda benim yakın akrabam erkan trafik kazasında küçük yaşta Candaş”ı kaybettiğinde (ki hayatta en değerli varlığı oğlu candaştı..) o üzüntüyle hayatla bağlarını koparmış bir hali vardı hatta oğlunun ölümünden aylar sonra sokakta yürürken ne kadar güzel kadın baksana erkan dediğimde, boşver ben bıraktım öyle şeyleri aman önemsiz böyle şeyler benim için dediğini duymuştum, normalde güzel kadınlara büyük ilgi gösteren akrabam erkan oğlunun acısıyla her şeyden elini ayağını çekmişti sanki… ve birazda alkole vermişti kendini akşamları birahaneden çıkmıyordu, oğlunu kaybetmenin verdiği acı ona hayattaki bir çok değerli kıldığı önemli bulduğu şeylerden uzak kalmasını bile sağlamıştı. Ki yıllar sonra Erkan”ın bir kızı olmuş biraz olsun acısını unutmuştu hafifletmişti. Bu aşamada insan biraz da yaşam sevincini kaybediyor gibi geldi bana. Ki bir şeylerin eksikliği ve yerinin doldurulamayacağı anlaşılınca yıkılır insan büyük bir acıyla gözyaşlarını tutamaz. (Koskoca başbakan Tayyip Erdoğan”ın ve chp Genel başkan yardımcısı Gürsel Tekin”ın anneleri için göz yaşları dökmesi gibi). Hayatınız renk katmanız yaşamın tadını çıkarmanız ve her şeyin anlamsızlaştığı anlarınızın olmaması yaşam sevincinizin daim kılmanız dileğiyle. Yazan: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI / alitanergobek@hotmail.com/ MALATYA -0506 845 61 38-0216 338 67 09
Yukarı

#703 Gönderen: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI Başlık: BİR ŞEYLERİN ANLAMININ DEĞİŞTİĞİ ANLARINIZ HAYATINIZDA YER VARMI ACABA VE FELSEFESİ

Şehir: İstanbul

Durum: Çevrimdışı

Tarih: 13 Aralık 2011, Salı 12:32:59

BİR ŞEYLERİN ANLAMININ DEĞİŞTİĞİ ANLARINIZ HAYATINIZDA YER VARMI ACABA VE FELSEFESİ
Bir şeylerin anlamının değiştiği anlar heyecanımız artıp mücadelemiz çetinleşip hırslandığımız, bazen rollerin değişip önem kazandığı ve kazanabileceğimiz şeyin maddi manevi kazancı getirisi aklımıza geldiğinde o gün adeta bir başkası olmaya tüm yeteneklerimizi becerilerimizi ortaya koymaya gerektiğinde takım ruhu olmaya ve verdiğimiz mücadelenin her fırsatını değerlendirmeden geçemediğimiz sıkı bir çalışma çaba dikkat içerisinde olduğumuz anlardır.
Bir şeylerin anlamının değişmesi gösterilen ilgi ve alakanın direncin artması daha çok kesime hitap etmekle gerçekleşir ve o mücadeleyi veren kişiler üzerine yoğunlaşır bütün ilgimiz, insan isterse başaramayacağı şey yok deyip kendimize güvenimiz artıp buraya kadar gelmek kolay olmadı yüzdük yüzdük sonuna geldik ölümüne mücadeleye hazırız deyip cesaretimizin arttığı anlardır. Hatta o mücadele gündemde yerini alır ve basında tv de medyada günün konusu olup gündemi değiştirir. Gerçi gündem değiştirmek geçmişte olanları unutmak anlamına gelse de hayat devam ediyordur içimizdeki burukluklarla. Bu konuyu bir örnekle ifade ettiğimizde düşünün Türk Milli Futbol Takımı olarak dünya kupasında grup maçlarında Almanya gibi güçlü bir devi yenemezken, final de karşı karşıya gelindiğinde o maça bakış açımızın nasıl değiştiğini biz kazanacaz dünya kupasını deyip ümitlendiğimiz cesaretlendiğimiz çıkıp başa baş mücadele ettiğimiz ve maçın final maçı olması kupayı almak istememiz sahada vereceğimiz mücadeleyi daha anlamlı kılar ve Almanya gibi güçlü bir futbol takımına karşı devleşmek onları sahadan silmek bile mümkün olacağı düşüncesine kapılırız ve başarıya kilitleniriz oyuncusuyla seyircisiyle çünkü günün mücadelenin önemi anlamı değişiktir, bu bir final maçıdır son maçtır ve bu maçı Almanya güçlü bir takım ama bizde iyiyiz neden olmasın dediğimiz ümitlendiğimiz ve bu azimle kazanmamız bile söz konusu olabilir. Anlamın ve önemin değiştiği anlarınızda şansınızında yanınızda olması dileğiyle.(Bu konuyu değer verilmek ve önemli kılınmak isimli yazımı okuduysanız daha iyi anlarsınız sanırım.)Yazan: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI/ alitanergobek@hotmail.com Malatya 0506 845 61 38 /0216 338 67 09
Yukarı

#702 Gönderen: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI Başlık: İLENMEK SÖYLENMEK VE FELSEFESİ NASIL ACABA

Şehir: İstanbul

Durum: Çevrimdışı

Tarih: 07 Aralık 2011, Çarşamba 16:54:39

İLENMEK SÖYLENMEK VE FELSEFESİ NASIL ACABA
Feneryolundaki tekel bayii dükkanımdan Kahveye çay almaya giderken kendi kendime şiir okuyordum ve elleri poşet dolu Bir bayan yanıma yaklaştı, evlat bende senin gibi kendi kendime konuşuyorum biliyor musun dedi. Sizinki ilenmek olabilir mi teyzem dedim? biraz öyle ama Allah kahretsin keşke şöyle olsaydı, böyle olur mu hiç dediğim bazen dakikalarca kendi kendime konuştuğum oluyor dedi. Bende herkesin hayatın da ters giden bir şeylerin mutlaka olduğunu ve hayatta kabullenemediğiniz bir şeylerin var olduğunun işareti habercisi olsa gerek bu ilenmeniz dedim ve insanların yaşamında bir şeylerin istediği gibi gitmemesi yapılmaması uygulanmaması onları bir takım maddi manevi sıkıntılar yaşatıp bunun psikolojilerine yansıdığını anlamak benim için zor değildi.
Ki çevrenizde ve yakınızda size veya bir başkasına yapılanlardan yapılan uygulamalardan tutumlardan memnun kalmamanız sizin zaman zaman kendi kendinize halk diliyle söylenmeniz ilenmenize neden olabilir, hatta bazen sizde şaşkınlık uyandırıp, sinirli tepkili bir şekilde davranmanıza neden olup, yapıcı olmayan negatif davranıp çocuksu tavırlar almanıza sitemkar dertli bir tutum içerisinde olmanıza neden olabilmekte ve zaman zaman yapılanlara kendi kendinize gülmeniz bile söz konusu olabilir hiç beklenmedik bir anda.
Eğer bu söylenmeniz ilenmeniz her geçen gün artıyorsa psikoloğa veya psikiyatriye başvurmanız tıbbi yardım almanız gerekebilir.
Birilerinin yaptıklarına kafanıza takıp sizin ruh sağlığınızı bozmasına izin vermemelisiniz. Yeri geldiğinde hayatta bazı şeyleri olduğu gibi kabullenmeye çalışıp, sorunları kafamızda büyütmeden çözmeye çalışmalı, bazen de akışına bırakıp, aman her şey olacağına varır kısmet kader şanssızlık bu demesini bilmeliyiz. Yazarı: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI/ alitanergobek@hotmail.com MALATYA 0506 845 61 38/ 0216 338 67 09
Yukarı

#701 Gönderen: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI Başlık: İŞTE BURDA YOLLARIMIZ AYRILIYOR ARKADAŞIM

Şehir: İstanbul

Durum: Çevrimdışı

Tarih: 07 Aralık 2011, Çarşamba 11:03:06

İŞTE BURDA YOLLARIMIZ AYRILIYOR ARKADAŞIM
Sen beni anlayamazsınki
sen hiç aşık olmadın
sen sevmenin anlamını bilemezsinki
sen hiç aşık olmasını beceremedinki bilesin
işte burda yollarımız ayrılıyor seninle arkadaşım
Ben hayattan darbeler yemiş
aşkı uğruna yeri geldiğinde canını feda etmiş bir delikanlı
sense sevmekten aşık olmaktan korkan bir canlı
işte burda yollarımız ayrılıyor seninle arkadaşım
onun için uzak tut kendini benden
benim aşklarım bir başkadır dillere destandır
iyi bilirimki herkesin sevdası kendine güzeldir
Ben aşklarımı sadece kaybettiğim gün ağlamadım
her gün içim içim yandı yüreğim
işte burda yollarımız ayrılıyor arkadaşım
sana tavsiyem beni anlamak istiyorsan
çok güzel bir sevda yakıştır kendine arkaşım.YAZAN: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI/ alitanergobek@hotmail.com 05068456138-0216 3386709
Yukarı

#700 Gönderen: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI Başlık: KİTAP OKUMANIN SAĞLIĞIMIZA FAYDASI VAR MI ACABA?

Şehir: Kahramanmaraş

Durum: Çevrimdışı

Tarih: 02 Aralık 2011, Cuma 16:13:34

KİTAP OKUMANIN SAĞLIĞINIZA FAYDASI VAR MI ACABA ?
Çok kitap okuyan birisi olarak,Felsefe kişisel gelişim roman vb gibi Kitapları okumaya başladığım zaman bütün sorunlarımı unutup kendimi kitapa veriyorum, sinirlerim yatışıyor sakinleşiyorum stres yaşamaktan bir sürede olsa uzak tutuyor beni ve vücudum gevşiyor, sanki kalp atişlarım düzene girip, nefes alıp vermemde daha bir rahatlama hissediyorum. kitap okuduğum zamanlar tansiyon problemim olmuyor, ufkum genişliyor hayata bakış açım değişiyor, hadiseler bakış açımsa daha bilinçli pozitif yapıcı bir yaklaşımım oluyor, moralim daha bir iyi ve daha huzurlu öfkesiz hissediyorum kendimi . daha sevecen daha insancıl bir ruha bürünüyorum, her geçen gün daha bir olgunlaşıyorum sanki. onun için kitap okumanız tavsiyemdir boş vakitlerinizde tabii. yazan :ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI /alitanergobek@hotmail.com 0506 845 61 38
Yukarı

#699 Gönderen: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI Başlık: SEVDANIZI SAKLAYABİLDİNİZ Mİ BUGÜNE KADAR SORARIM SİZE?

Şehir: İstanbul

Durum: Çevrimdışı

Tarih: 30 Kasım 2011, Çarşamba 13:47:33

SEVDANIZI SAKLAYABİLDİNİZ Mİ BUGÜNE KADAR SORARIM SİZE?
BANA SORARSANIZ Herkes herşeyini saklarda sevdasını saklayamaz, gün gelir o utangaçlığını çekingenliğini yener ve sevdalandığını gördüğünde bakışlarıyla tavırlarıyla konuşmalarıyla belli edip yine gün gelir itiraf eder. ister sevdasının karşılığı olsun veya olmasın.yazarı : ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI / alitanergobek@hotmail.com 0506 84561 38
Yukarı

#698 Gönderen: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI Başlık: PARALI ASKERLİK KONUSUNDA BİR YORUM

Şehir: İstanbul

Durum: Çevrimdışı

Tarih: 29 Kasım 2011, Salı 17:46:39

PARALI ASKERLİK KONUSUNDA BİR YORUM
Uyguladığınız yaptırımlar çıkardığınız yasalar amacı çerçevesi içinde kullanıldığı ve amacı dışına çıkılmadığı sürece uygulaması yapıldığı toplum tarafından tepki almaz yerinde bir karar olarak algılanır. Buna bir örnek olarak son günlerde chp ve akp nin çıkardığı 30 yaşın üzerinde olanlar için paralı askerliğin gündeme gelmesi ve uygulamasının yapılmasına GEREKÇE olarak şehit ailelerine gerekli maddi yardımın yapılması için kaynak oluşturmasını gösterebiliriz. Ki toplanan paraların babaları şehit olmuş çocukların annelerin zor koşullarda yaşamlarını sürdürmesi (beslenme eğitim vb gibi ..)parasızlık sıkıntı çekmelerini engellemek için bu toplanan paraların şehit ailelerine dağıtılması gibi.
Ki uyguladığınız yaptırımlar çıkardığınız yasalar amacı dışında kullanıldığında uygulaması yapılan toplum tarafından farklı tepkiler alınması kaçınılmaz olup, endişe ve tereddütlerin ve bir takım güvensizliklerin duyulması geçmişteki yapılanlarda göz önüne alınarak ona göre tavır alınması da söz konusu olabilir. Onun için uyguladığınız yaptırımlar çıkardığınız yasalar amacı dışına çıkılmamasına dikkat edilmesi gerekir, bir daha ki bu tip konularda daha rahat hareket edilebilmesi için . yazan :ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI / alitanergobek@hotmail.com MALATYA
Yukarı

#696 Gönderen: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI Başlık: İSTEKLERİ REDDETMEK VE ÇEVREMİZDEKİ İNSANLARIN İSTEKLERİNİ YAPMAMAK İSTEMİNİZ ve FELSEFESİ

Şehir: İstanbul

Durum: Çevrimdışı

Tarih: 03 Kasım 2011, Perşembe 17:11:39

İSTEKLERİ REDDETMEK ve ÇEVREMEZDEKİ İNSANLARIN İSTEKLERİNİ YAPMAMAK İSTEMENİZ ve FELSEFESİ
Yaşadığımız dünya da herkesin maddi manevi ihtiyaçları ve karşı koyamayacakları istekleri vardır. İnsanlar ihtiyaçlarını karşılamak isteklerini yerine getirmek için çevresindeki insanlardan bir takım yardımlar alırlar, daha rahat ve huzurlu bir yaşam için.
Günümüz de bilinçli bir yaşamı tercih eden ve ya...şamaya çalışan insanlar ihtiyaç duydukları isteklerini yerine getirmek için profosyonel yardımlar almaya çalışırlar, o işin uzmanlarından, belirli bir ücret karşılığında aldıkları yardımın bedelini ödeyerek. Bu tip yardımlarda reddedilmeniz olasılığı bedelini ödedikten sonra hiç yokturdur gibi.
Bazen de başkalarının isteklerini yerine getirmekten bıtkınlık rahatsızlık duyup ya da maddi karşılığının yeterli olmadığına inanıp, kendimize maddi manevi anlamda zarar vermemek için, çevremizdeki insanların isteklerini yapmaktan kaçınırız.
Bazen de çevremizdeki insanların bize yaptırmak istedikleri şeyi, onların İSTEDİĞİ ŞEKİLDE ve uslupla yapmadığımızda, bize ihtiyaç duydukları şeyi yaptırmaktan vazgeçerler. Mesela bir tanıdık kendisinin elektrik ve doğal gaz faturalarını yatırmak için bana verdi. Bende o faturaları alıp fatura ödeme merkezlerinde bir lira ücret ödeyerek yatırdım ve fatura ödeme koçanlarını götürüp o tanıdığa verdim, bana üç lira fazla ödemişsin dedi. Bende ona her fatura ödeme karşılığı bir lira alıyorlar dedim. bundan memnun kalmadı ve onun istediği şekilde yapmadığım için bir daha faturalarını bana ödetmedi.
Bazen de çevremizdeki insanların bize yaptırmak istedikleri şeyi yapmamak için, kibarca medeni bir insan gibi, uygarca anlaşılan anlayacakları bir dille (onun anlayacağı bir dille) kendimizi ifade ettiğimizde, bize yaptırmak istedikleri şeyi bize yaptırmaktan vazgeçerler. Mesela siz bana kırılacaksınız darılacaksınız sizden ayıp olacak hatırınız kırılacak ama inanın kendi işimden kafamı kaldıramıyorum, işlerim çok yoğun zamanımda kalmıyor sizin işlerinizi de yetiştirmeye yoksa inanın bende size çok yardımcı olmak isterim gibi. Karşınızdaki insanlarla kötü olmadan ilişkileriniz bozulmadan istediği şeyi size yaptırmaktan vazgeçirebilirsiniz ve böylece bağırıp çağırmanıza şiddetle istediği şeyi yapmayı reddetmenize gerek kalmaz.
Bazen de sizden yapmanızı istedikleri şeyi, İYİ BİR GEREKCE göstererek yapmadığınızı yapamayacığınızı söyleyebilirsiniz. Mesela size yardımcı olamayacağım benim uzmanlık alanım değil veya şehir dışında tatilde olacağım o tarihlerde diyerek…, sizden yapmanızı istedikleri şeyi yaptırmaktan vazgeçirebilirsiniz. Ki bazen de ruh hastalarının istekleri vardır kulaklarına gelen seslerle,bu ruh hastalarının isteklerini yerine getirmekten kaçınmanız dileğle... aksi takdirde yaptıklarınıza anlam veremezsiniz.Yazan : ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI MSN: alitanergobek@hotmail.com MALATYA
Yukarı

#695 Gönderen: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI Başlık: ANİ TEPKİLER VE HAYATIMIZDA ANİ TEPKİLERE YER VAR MI ve FELSEFESİ

Şehir: İstanbul

Durum: Çevrimdışı

Tarih: 26 Ekim 2011, Çarşamba 19:20:25

ANİ TEPKİLER VE HAYATINIZDA ANİ TEPKİLERE YER VAR MI ve FELSEFESİ
Bazen olur olmadık anda kendimizi kontrol etmeden ortamdan ve o anki psikolojimizden kaynaklanan beklenmedik tepkiler ve ani reflekslerde hareketlerde veya konuşmalarda bulunuruz. Aslında o anki tepkimiz refleksimiz hareketimiz konuşmamız işin özünü bilmeden kendimize düşünme fırsatı vermeden yeterli bilgi sahibi olmadan yaptığımız şeyler bizi bazen komik bazen utanç verip, bazen de bizi acınacak duruma veya küçük düşürüp yaptığımıza pişman olduğumuz vicdan azabı çektiğimiz anlık saniyelik anlarımızdır. Mesela Lise yıllarımda Arguvan da düzenlenen futbol turnuvalarında, lise beden eğitim öğretmenimin bana Taner” i de takıma alalım dediğinde ben bir anda duygusal davranarak kendi köy takımımda oynayacağımı söyledim hocama ama daha sonra lise futbol takımındaki arkadaşların öğretmenimizin sana güveni çoktu ve bizde seni lise futbol takımında defansta bizimle birlikte oynamanı çok istemiştik demeleriyle, gidip beden eğitim öğretmenimde özür dileyip lise takımında oynayacağımı söylemiştim, oda bana sağlık olsun deyip anlayışla karşılamış ama ben çok pişman olmuştum bu tavrıma ve lise futbol takımımdaki arkadaşlarımdan ve öğretmenimden ayrı düşmemem gerektiğini anlamıştım. Yine Arguvan lisesi futbol takımı olarak kendi imkanlarımızla Malatya da düzenlenen liseler arası futbol turnuvasında ilk maçtı yenilmiştik ve okul müdürü bizi okulun kapısında karşılamış alay etmiş ve beden eğitim öğretmenimiz ise okul müdürüne, hocam bu çocuklar ödüllendirecek çocuklar ayaklarında Ankara lastikleriyle maça çıktılar ve kendi imkanlarıyla maça gittiler demişti. Okul müdürümüz ise bir boşta bulunmuş alaycı bir dille konuştuğuna pişman olmuştu ve bizlerin yanında küçük düşmüştü.
Yaptığımız ani hareketler refleksler konuşmalardan maddi manevi zararlara uğramamız söz konusu olduğu gibi, bazen de tehlike anında bize yararları olması da söz konusudur. Mesela deprem anında üstümüze gelen bir dolabın altından kaçmak veya tam bir aracın altında kalan bir çocuğu ani bir hareketle kenara çekmek gibi.
Onun için elimizde olmayan veya bazen boşta bulunup söylediğimiz sözler ve davranışlarımıza reflekslerimize dikkat edip kendimizi kontrol edip düşünerek bilgi sahibi olarak daha dikkatli davranmanız dileğiyle. Yazan: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI –MSN: alitanergobek@hotmail.com MALATYA 0506 845 61 38 /0216 338 67
Yukarı

#694 Gönderen: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI Başlık: ÇEVRENİZDEKİ İNSANLARI NASIL KABULLENİRSİNİZ ve FELSEFESİ

Şehir: İstanbul

Durum: Çevrimdışı

Tarih: 21 Ekim 2011, Cuma 14:15:11

ÇEVRENİZDEKİ İNSANLARI NASIL KABULLENİRSİNİZ ve FELSEFESİ
Kimi insan vardır, çevresindeki insanları göründüğü gibi konuştuğu gibi ve karşısındaki insan kendisini nasıl ifade ediyorsa, o insanı öyle kabul edip, o insana olan güven ve itimatları devam eder. Ki bu tip karakterlerin gerçek yüzlerini görmekte güçlük çekerler ve kendilerinin gösterdiği iyi niyet dürüstlüğü efendiliği çevresindeki insanlardan beklentisi içerisinde olurlar. Buna örnek olarak Caner abimi gösterebilirim.
Kimi insanda vardır, çevresindeki insanların huyunu husuna bakıp, çevresindeki insanlarla olan ilişkilerinin toplumun ahlak normlarına uygun davranıp davranmadığını anlamaya çalışıp, ayıbı günahı ne kadar tanıyor ve aldığı sorumlulukları ne şekilde yerine getirip getirmediğine, ne kadar vicdanlı diye düşünüp ona göre tavır alıp davranıp karşısındaki insanı bu koşullarda kabullenip ilişkilerini düzene sokar.
Kimi insanda vardır, çok güzel giyimli düzgün konuşan konuşmalarında etkileyici inandırıcı tatlı dille yılanı deliğinden çıkaran karakterlere fazla itimat edip güven sağlarlar ve öyle kabullenirler. Kimi insanda bu tipleri hayat tecrübeleri deneyimleri ve o yollardan geçmeleri ile inandırıcı tipler karakterler olarak görmeyip güven sağlamaz tedbirli davranırlar.
Kimi insanda vardır, size yaklaşıp sizinle yakınlık kurup yaptığı işle kendisini acındırıp, gerçek yüzlerini çok iyi saklayıp, belirli bir süre sizin güveninizi sağlayıcı tutumlar sergileyip sonrasında sizden maddi manevi çıkarlar beklentisi içerisinde olurlar. Ki bu tip karakterlere karşı çevrenizden güvenilir kişiler değil uyarıları aldığınız halde, ona acıyıp maddi manevi yardımlarda bulunursunuz. Mesela benim yıllar önce fener yolunda bir boyacıya güvenmem itimat etmem sonrasında dolandırılmam gibi..(çevremdeki insanlardan uyarılar almama rağmen)
Kimi insanda vardır, çevresindeki insanları yaptığı işiyle gücüyle mesleğiyle yaşadığı ortam arkadaş çevresi ile başkalarının anlattığıyla tanımaya ve bir takım yargılar edinmeye çalışırlar. Hatta evleneceğiniz zaman bir kız isterken, ticari bir ortaklık yaparken karşı taraftaki insanlar sizi araştırıp mesleğinizi çevrenizi girdiğiniz ortamları öğrenmeye çalışıp ona göre davranır sizi kabullenirler.
Bana sorarsanız herkes insan sarrafı değildir ama mantıksal bir irade ile hadiseler karşısında aldıkları tutumlarıyla insanları tanımaya çalışıp ona göre kabullenmeye çalışmalısınız, kendinize ve çevrenize zarar verdirmemeniz şartıyla, Atalarımız dediği gibi ya göründüğünüz gibi olun ya da olduğunuz gibi görünün. Yazan: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI/ MSN:alitanergobek@hotmail.com MALATYA 0506 845 61 38-0216 338 67 09
Yukarı

#693 Gönderen: ALİ TANER Başlık: HAYATIMIZDA TERCİHLERE YER VAR MI VE FELSEFESİ

Şehir: İstanbul

Durum: Çevrimdışı

Tarih: 09 Ekim 2011, Pazar 19:07:13

HAYATIMIZDA TERCİHLERE YER VAR MI VE FELSEFESİ
Hayatımızda kimi konularda tercihler yapmakta şaşkınlık yaşayıp zorlanırız, Her zaman daha iyi bir tercih yapmayı düşünürüz. Bazen de yapacağımız tercihlerde seçeneklerin sayısı çok olduğunda tercih yapmakta şaşkınlık yaşayıp zorluk çekeriz. Hani bazen belediye otobüsüne bineriz ve bütün koltuklar ya da koltukların çoğu boştur hangisine oturacağımıza karar veremeyip bir şaşkınlık yaşarız. Bir keresinde ben belediye otobüsüne bindim ve koltukların çoğu boştu ve oturmak için iki koltuk değiştirmiştim, o anki şaşkınlıkla psikolojiyle, Çünkü genelde koltukların çoğu doludur.
Bazen de yapacağımız tercihlerde seçeneklerin bol olması bize maddi manevi açıdan zenginlik kazandırır. Mesela üç dört tane iş baş
vurusu yaptığınızda, Başvuru yaptığımız işlerden birkaçı bizi işe almak için yeterli bulmadığında, en azından bir tanesi tarafından işe kabul edilmemiz bizim için bulunmaz bir fırsat olup o işte çalışmaya para kazanmaya başlamamızı sağlar. O seçenek olmadı ama böylesi daha iyi oldu gibi.
Bazen de tercihlerimiz de seçeneklerin birbirine yakın olması tercih yapmak da bize zorluk çıkarır ve hangisi bizim için daha uygun tutarlı doğru bir tercih diye düşünmeye başlayıp hangisini seçeceğimize hangisine karar vereceğimizin sıkıntısını yaşarız. Mesela ben üniversiteye girme ve memur olmak için girdiğim sınavlarda İngilizce bölümünde birkaç sorunun cevaplarında birbirine çok yakın olan iki şıkta karar vermekte çok zorlanmışımdır, acaba hangisi doğru bir seçenek diye , çünkü iki seçenekte de cevaplar birbirine çok yakındır.
Bazen de tercihlerin içinde bizim bir (tek seçenek tartışmasız) seçenek vardır, sadece o bir seçeneği tercih etmemiz gibi. Mesela benim 160 taneden fazla olan kişisel gelişim ve felsefik psikolojik şiir vb. gibi. yazılarımın 2007 yılından beri internette 8/10 sitede birden yayınlanması, bu 160 taneden fazla olan yazıların gerçek sahibinin ben ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI olması gibi. Ya da bir örnek daha verdiğimizde çevremizdeki o kadar güzel bayandan bir tanesini seçip, evlenmek için onun huyunu husunu ahlakını uygun görmemiz gibi.
Yine Türk MİLLİ Futbol Takımının Azerbeycanla yapacağı maçı kazanmak zorunda olması gruplara ve şampiyonaya katılması için, zorunlu bir tek seçenek olması gibi
Yukardaki örnekte de olduğu gibi Hani bazen de tercihlerimizde bizi zorunlu kılan tek seçenek vardır, imkanlarımızdan dolayı o seçeneği seçmekten başka çaremiz kalmamış ya da o tercihi zorunlu da kalsak birilerinin kırılmaması ya da öyle gerekiyor öyle yapmam lazım başkaları üzülmesin onların dediği olsun başkalarının mutluluğu için gibi. Mesela bizim doğu da duyarız , genç güzel bir bayanın annesinin veya babasının vasiyeti üzerine onların istediği bir erkekle evlenmesi gibi. Her ne olursa olsun yapacağımız tercihlerde hep kendi kararlarımızı kendimiz verip başkalarının mutluluğun bozmadan kendi mutluluğumuzu da düşünüp, önümüze sunulan seçeneklerde toplumsal yarar gözetmeyi de unutmamalıyız. Tercihlerinizin yanında şansınızda sizden yana olması dileğiyle. Yazan: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI/ msn:alitanergobek@hotmail.com /MALATYA /0506 845 61 38-0 216 338 67 09


Yukarı

#692 Gönderen: ALİ TANER Başlık: HÜZNÜ ACIYI YAŞADIĞIMIZ ANDA SÜPRİZLERLE GELEN İNANILMAZ SEVİNÇLİ ANLARIMIZ VE FELSEFESİ?

Şehir: İstanbul

Durum: Çevrimdışı

Tarih: 30 Eylül 2011, Cuma 16:08:41



HÜZNÜ ACIYI YAŞADIĞIMIZ ANDA SÜPRİZLERLE GELEN İNANILMAZ SEVİNÇLİ ANLARIMIZ ve FELSEFESİ
Hani bazen acı içinde kıvranırken büyük süprizlerle acımızın hafiflediği yok olduğu sıkıntılarımızın giderildiği anlarımız vardır ya, işte o anları karşılarken kimi insan gözyaşı döker, kimi insan kahkaha atar, kimi insan sevinçten uçar, kimi insan sevinçle ağlamaklı bir duygusal anları yaşar, kimi insan adaklar adar ve herkesin hayatında hiç unutamadığı çok anlamlı değişik inanılmaz sevinçlerin yaşandığı umutların yeşerdiği mutlu dakikalardır bu anlar.
Gazetelerde bazen okuruz ve bir genç bayan annesini son defa görmek için morga girdiğini ve annesinin morgda nefes aldığını yaşadığını hissettiğinde gördüğünde inanılmaz bir sevinç yaşar. Acıyla sevincin birbirine karıştığı acının sevinçle boğulduğu hiç beklenmedik bir andır ve sevincinden nasıl davranması gerektiğini bile bilemez hatta sevinç gözyaşları döküp şaşırdığı duygu dolu insanın mutlu olduğu anlardır.
Yine bazen duyarız ya da yaşarız doktorların umudunuzu kesin her an her şeye hazır olun hastanızın durumu iyi değil dediğinde hastamızın öleceğini düşünmeye başlarız ve hastamız yoğun bakımda yaşama dair olumlu yanıtlar verdiğinde, bir sürpriz inanılmaz gerçekleşip de yaşamsal tehlikesinin artık olmadığını doktorların ağzından duyduğumuzda sevincimizden ağlamaklı olup duygusal anlarımızın olduğu, acıyı sevince boğmanın mutluluğunu yaşarken göz yaşlarımıza hakim olamayıp, tanrım sana şükürler olsun deyip adaklar bile adarız ve çevremizdeki yakınlarımızla komşularımızla bu sevinci paylaşırız.
Yıllar önce 30 yıl önceki Arguvan”dan bir komşumuzla İstanbul”da bizim evde karşılaştığımız da annemler ablalarım duygusal anlar yaşayıp gözleri dolup komşumuzla birbirlerine sarılırken Zeynep ablam (Zeynep Göbekoğulları) farklı bir tepki göstermiş uzun süre kahkaha atmıştı, o karşılaşmanın sevinci ve şokuyla. Aslında bizim ailenin ve komşu ailenin fertleri yıllar sonra bir özlem gidermeyi farklı duygularla karşılamışlar ve herkes ne yapacağını bilmeyen bir tavır almış ve yıllar sonraki bir özlem gözyaşlarıyla kahkahalarla karşılanmıştı.
İnandığımız şeyleri yaşamanın mücadelesini veririz ama bazen bizi hayata bağlayan bizi heyecanlandıran umudun yeşerdiği sürpriz dolu güzel anlarınızın olması dileğiyle. Yazan: ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI /MSN: alitanergobek@hotmail.com /MALATYA /0506 845 61 38-0216 338 67 09








Yukarı

[1]
[2]
[3]
[4]
[5]
[6]
[7]
[8]
[9]
[10]
[11]
[12]
[13]
[14]
[15]
[16]
[17]
[18]
[19]
[20]
[21]
[22]
[23]
[24]
[25]
[26]
[27]
[28]
[29]
[30]

Bu modül OkulSiteleri.Net tarafından yapılmıştır.

Web sitemiz PHP-Nuke (© 2006) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.