Azgın Mülteci Karanlığım
Koşarak geçer bir uyuz köpek
Dizleri bükülmüş
Tüyleri bir hayli seyrek
Yorgunluğunu taşır sırtında,
Yaralı kuyruğunu titreterek.
Hawarlarla çağırdım onu
Azgın mülteci karanlığıma.
Uzandı zorba ellerim,
Hayvan korku ile bakarken bana.
Kaçırdı bakışlarını
İçimde kabaran fırtınayı hissederek.
Mezarcı baykuşu haykırırken
Ölüm haberlerini peşpeşe,
Uyuz köpek silkelenip kaçtı
Sürükleyerek çaresizliğimin leşini
Ardı sıra peşinde.
Ne ki dava,
Ne ki zindan,
Ne ki sürgün öyküleri.
Güç katar ızdırabıma toprağa bulaşmıs kan izleri.
Kızgın lavlar gibi aksın gözümden
Yaşlar aksın.
Boşaltsın suyunu kurusun
Kupkuru kalsın.
Azgın bir sel olup
Önüne çıkan ne varsa
Sürüyüp çağlasın.
Doldursun hepsini gayya kuyusuna.
Izdırabımdan gayrı ne varsa.
Bakamazsın!
Bakamazsın gözlerime,
Akan kanı durdurmadan önce...