altın çağını yaşıyor at gözlüğü
kutluyor teknoloji en büyük zaferini
oltasında “toplumun vicdanları”!
sarhoşunda özgürlüğün deve kuşları
terki-diyar çöller, şimdi “aydın” mezarı!
öksüz kalmış dünya
ar duyuyor yetimliğinden insanlık
ne eller görünmekte
ne cepler aitliğinde birilerinin
sırıtıyor tek dişini yutan medeniyet çirkince!
devran üsküdarı geçenlerindir
şaha kalkmış atlar kıkırdıyor arsızca!
ağırlarken birbirini hala sağır kalemler!
utanıyor sözlükler yeni anlamlarından
ve haykırıyor kara kaplı kalemim
asi-l/liğin yorgunluğunda
buysa şairliğiniz
ölmeye gidiyorum ben!
darağacında sallanırken yetersiz dizelerim
kulak tırmalıyor kahkahalar zalimce!
kan sızıyor inceden
urganların izinden, kızılcık dalı...
tıslayan boynu tepkisiz,yüreğimin
yaşamsal sıvı düşüyor, ayakları dibine sehpanın
bedenimden önce...
neşter kalemler tadını çıkarıyor karşımda
kevgirleşmiş bedenimin keyfinin!
karışıyor sesler iki dar ağacından
iki yok oluş öpüyor ayaklarını sehpaların
kalemim biri...
diğeri ben!