Dost gibi görünüp. gülümsediler.
Sinsi sinsi gelen bunlar değil mi ?
Cem evine “cümbüş evi” dediler.
Alay edip gülen, bunlar değimi?
Hasn Hüseyin’e neler ettiler.
Sevgiye, dostluğa, nefret ektiler.
Hallacı Mansur’u dara çektiler.
Eza cefa eden, bunlar değimi ?
Unutturma ! Malatya’yı Sivas’ı.
Derindedir şu Maraş’ın yarası.
İnsanlığın utancı yüz karası.
Masum kanı döken, bunlar değil mi ?
Kubilay’dan beri geldik Sivas’a,
Vicdanları kapalıdır bu sese.
Ne hukuk tanırlar, nede bir yasa.
Mazluma zulmeden, bunlar değil mi ?
Nesimi’den, Virani, Pir Sultan’a.
Kıydılar hemde, otuz yedi cana.
Hangi yürek varki … buna dayana ?
Ülkemi mahveden, bunlar değil mi ?
Kadın, çocuk, ayırmadan yaktılar,
Din uğruna, sözde cihad açtılar.
Avrupa’ya Amer(İ )ka’ya kaçtılar.
Özel ilgi gören, bunlar değil mi ?
Susturdular, zulme karşı çıkanı.
Ortalığı yakıp, döküp, yıkanı,
Arka çıktı, vekilleri bakanı,
Gerçekleri örten, bunlar değil mi ?
Ellerinde yeşil alem bayraklar,
Başları sarıklı, sefil hoyratlar,
Onlara uşaklık eden ırgatlar,
Kanın sorup emen, bunlar değil mi ?
Kalplerinde kara ile yatanlar
Aşkı muhabbeti küfür sananlar
“Mum söndü” diyerek, çamur atanlar
Hayasızlık eden, bunlar değil mi ?
Yıllar önce Sivas’ta can yaktılar.
Yoktu devlet, saatlerce baktılar.
“Namus borcu” deyip nutuk attılar.
Söz verip de giden, bunlar değil mi ?
Kapkaraymış lambası da, feneri.
Kan ağlıyor, yurdun dört bir kenarı.
Yoksulu sömürmek olmuş hüneri.
Yetim hakkı yiyen, bunlar değil mi ?
Aydoğdu’yum söyler, yaralı yürek.
Bunları, iyice tanıman gerek !
Artık zamanıdır, el ele verek.
Aziz dostum, sözüm doğru değil mi ?
14 Kasım 2008 Büyükçekmece-İstanbul
Celal AYDOĞDU